Samet Memiş


İhmalin Bedeli Ağırdır

Son günlerde artçı depremlerin artışına hep birlikte tanıklık ediyoruz.


Son günlerde artçı depremlerin artışına hep birlikte tanıklık ediyoruz. Yer kabuğunun bu hareketliliği, bize bir kez daha Türkiye'nin dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer aldığını hatırlatıyor. Artık depremi "ne zaman olacak?" diye konuşmanın bir anlamı kalmadı. Asıl sormamız gereken soru şudur: Biz ne kadar hazırız?

Ne yazık ki bu soruya vereceğimiz cevap pek iç açıcı değil. Yıllardır "Deprem öldürmez, bina öldürür" diyoruz, ancak bu hayati gerçeğin gereğini tam anlamıyla yerine getiremiyoruz. Hâlâ ülkenin dört bir yanında, kentsel dönüşüm bekleyen, çürük ve dayanıksız binlerce yapı bulunuyor. Her artçı sarsıntı, her titreşim, bizi yaklaşmakta olan büyük bir felakete bir adım daha yaklaştırıyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kentsel dönüşüm konusunda adımlar atıyor, bunu yok saymak haksızlık olur. Ancak kabul etmeliyiz ki atılan adımların hızı ve kapsamı, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu devasa risk düşünüldüğünde yetersiz kalıyor. Bu yük yalnızca bir bakanlığın omuzlarına bırakılamaz. Belediyeler, il özel idareleri, meslek odaları ve en önemlisi toplumun her bireyi elini taşın altına koymak zorundadır.

Riskli binalarda yaşayan vatandaşlarımız da artık "bize bir şey olmaz" anlayışını bir kenara bırakmalıdır. Bir bina hakkında "çürük" raporu varsa, o binada oturmaya devam etmek bir kader değil, bir tercihtir — ve bu tercih hayatlara mal olabilir. Yetkililer ise işi ağırdan alma lüksüne sahip değildir. Çünkü zaman, aleyhimize işliyor.

Her geçen gün, önlenebilir bir trajedinin tohumlarını ekiyoruz. Oysa yapmamız gereken belli: Hızlı, kararlı ve topyekûn bir seferberlik başlatmak. Depremle yaşamak, ancak sağlam ve güvenli yapılarla mümkündür. Bu bilinci sadece belli kesimlere değil, toplumun her kesimine yaymak zorundayız. Eğitimden medyaya, yerel yönetimlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin bu seferberlikte bir rolü olmalı.

Çünkü bu işin şakası yok. Deprem değil, ihmal öldürür. Ve ihmallerin bedelini yalnızca bireyler değil, tüm bir toplum öder.

Şimdi, harekete geçme zamanı.