Samet Memiş


Din Görevlilerine Saygı, Toplumsal Bir Sorumluluktur

Din Görevlilerine Saygı, Toplumsal Bir Sorumluluktur


Toplumun manevi rehberliğini üstlenen din âlimleri, müftüler ve imamlar; sadece dini bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda sosyal yapının ahlaki temellerini güçlendiren önemli isimlerdir. Bu nedenle onların yaşam koşullarına dair yapılan değerlendirmelerde daha adil, yapıcı ve saygılı bir dilin tercih edilmesi elzemdir.

Son günlerde bazı çevrelerin, bir müftüye tahsis edilen kamu lojmanını ve benzeri uygulamaları hedef alan söylemleri, kamuoyunda tartışma yaratmıştır. Oysa söz konusu lojman, herhangi bir kamu görevlisine sağlanan standart bir kamu konutudur. Kişiye özel değil, kuruma tahsislidir. Görev süresi dolan her müftü, bu lojmanda geçici olarak ikamet etmektedir.

Bu noktada dikkat çekilmesi gereken asıl konu, din görevlilerine yönelik eleştirilerin çoğu zaman kişisel konforlar göz ardı edilerek yapılmasıdır. Toplumun vicdanı olma sorumluluğunu taşıyan bu kişilere yönelik haksız eleştiriler, sadece bireyleri değil, dini değerlere duyulan saygıyı da zedelemektedir.

Öyle ki, bir müftüye Audi A8 sınıfı bir makam aracı tahsis edilmesi dahi, temsil ettiği kurumsal ve manevi sorumluluklar bağlamında abartılı görülmemelidir. Çünkü bu makamlar, sadece şahısların değil, bir inancın ve kültürel mirasın temsilidir.

Din üzerinden siyaset üretmeye çalışmak, dini semboller üzerinden kutuplaşma yaratmak ise oldukça tehlikeli bir eğilimdir. Toplumu ayrıştıran değil, birleştiren bir dilin hâkim olması gerektiğine inanıyor, bu tür tartışmalarda sağduyunun galip gelmesini temenni ediyoruz.